27 Ocak 2015

Hamilelik Baş Ağrılarına Alternatif Çözüm Yolları

Herkesin farklı bir yapısı ve vücut işleyişi var.


Mesela hamileliğimin başından beri çoğu insanın nişane olarak yaşadığı mide bulantılarını yaşamadım ben. Ya da çılgın hamilelik hormonlarımın yol açtığı duygu selleri, "ben artık anneyim!!!" dalgalanmalarım da olmadı.



Sadece beni benden alan, kafama bir balyoz yemiş gibi hissettiren korkunç baş ağrıları yaşadım.

O tek kişilik bedenimdeki halimde regl olacakken bile rahatlıkla kullandığım ağrı kesiciler bu dönemde yasak. Delirmemek işten değil!


İlaç adı vermeyeyim ama zaten bu dönemde kullanılabilecek ağrı kesiciler sınırlı. O da yetişkin bir insanın dişinin kabuğunu doldurmayacak cinsten...



LÜTFEN!

Ben bu dönemde hep doktoruma sorarak ilerledim, en ufak bir ilaç almam gerektiğinde kendisine danıştım, lütfen siz de internetten her okuduğunuz ilacı kullanmayın. Sorununuz her ne olursa olsun, doktorunuza danışın. Gereksiz, bilmediğiniz ilaçlarla doldurmayın narin bedenlerinizi.



Madem ilaç kullanamıyordum, o zaman alternatif çözüm yolları aramanın zamanı gelmişti.
Neredeyse okuduğum akla ve mantığa yatan (!) tüm yolları denedim.


- Kafaya patates bağlamak:


Çiğ patatesi dilimleyip, bir tülbent yardımı ile şakaklarıma bağladım. Bir süre idare etti beni gerçekten. Hele hele hafif baş ağrılarımın dermanı oldu ancak şiddetli baş ağrılarında bana mısın demedi meret!










- Nane / okaliptüs yağı ile masaj yapmak:




Eşim sağ olsun hiç üşenmedi. Ne zaman başım ağrısa hem şakaklarıma hem de ayaklarıma masaj yaptı ancak bende yine işe yaramayınca bir süre sonra vazgeçtik bu sevdadan.











- Taze zencefil çayı yapmak:



Taze zencefili soyduktan sonra 2 - 3 dilimini 10 dakika kadar kaynattım ve içine limon sıktım. Baş ağrısının geleceğini hissettiğim an yapabilmişsem, çok faydasını gördüm. Ama yine o eşiği geçmişsem hiç işime yaramadı...












- Okaliptüs yağı yakmak:


Buhurdanlık: Boyner Ev
Göz bandı: Oysho


Ve karşınızda benim hayat kurtarıcım!

Tam zamanında hiçbir yerden okumayarak, tamamen kendi kendime keşfettiğim bir alternatif.
Nane / okaliptüs kokularını her zaman sevdiğim ve beni rahatlattığına inandığım için evde masaj için kullanamadığım okaliptüs yağını buhurdanlığa koyduğum suyun içerisine 2 - 3 damla kadar damlatıyorum. Mumunu da yakınca 10 dakika içerisinde odaya güzel bir okaliptüs kokusu yayılıyor. Gözlerime de geçiriyorum uyku gözlüklerimi... çok minicik de camı araladım mı? Vuruyorum kafayı yastığa! Yaklaşık bir saat içerisinde şükür geçiyor ağrım. Mis gibi uyanıyorum, üstelik herhangi bir ilaç almama da gerek kalmıyor.
Dedim ya hayatımı kurtardı.
Şükür!


instagram: motionismyemotion

21 Ocak 2015

İzledim | Film: Whiplash

Whiplash

Yapım: 2014 - ABD
Tür: Drama - Müzik
Süre:107 Dak.
Yönetmen: Damien Chazelle

Oyuncular:  Miles Teller, J.K. Simmons, Melissa Benoist

Senaryo: Damien Chazelle

 IMDB Puanı: 8,7 / 10

Gelecek vaat eden genç bir bateristin, konservatuvardaki mentoru ile yaşadığı hırs, gözyaşı, öfke dolu ilişkinin hikayesi. 

20 Ocak 2015

İzledim | Film: The Imitation Game

The Imitation Game



Yapım:2014 
Tür: Biyografi - Drama
Süre:114 Dak.
Yönetmen: Morten Tyldum
Oyuncular:  Benedict CumberbatchKeira KnightleyMatthew Goode
Senaryo: Andrew Hodges (kitap)Graham Moore (senaryo)

IMDB Puanı: 8,2 / 10

19 Ocak 2015

İç Döküş | Olur Olmadık Her Yerde Check-in

Gel geç bir kafa yapım yok.
Olan biten her şeye salla başı yapamıyorum. "Artık zaman böyle..." ya da "Ne yapalım canım? Herkes aynı şeyi yapıyor." deyip geçemiyorum.
Düşünüyorum, nedenini sorguluyorum, sürekli irdeliyorum.
Yapım bu.
Mantıklı - mantıksız ayrımım ve bu doğrultuda saçma bulduğum şeyler var.
Photo credit: http://www.siddiqimd.com/

Bugün de Facebook'uma ve Instagram'ıma bakarken aynı şeyi hissettim.
İnsanlar olur olmadık yerlerde check-in, Türkçe tabiri ile kendilerinin nerede olduklarını sosyal medya kanalları üzerinden takipçileri ile paylaşıyorlar.

İnsanların mutlu oldukları, eğlendikleri, sevdikleri ile birlikte olduğu zamanları resimlemeleri, yer bildirimleri beni eğlendiriyor. Hatta paylaştıkları hoşuma giden yerleri araştırıp, sonra o lokasyonları keşfetmeyi de seviyorum. Mutlu insanlar gördüğümde mutlu oluyorum, bu çok ayrı ama bazı örnekler garip geliyor:

- Hastanede yapılan check-in ve instagram paylaşımları: Bu bana çok ama çok saçma geliyor. Kolunda serum, yüzü alı al moru mor, argo tabiri ile şaftı kaymış ama hastane odasından belki de acilinden selfie pardon öz çekim yapıyor. Altında da yorum: Merak etmeyin, iyiyim. 
Bu fotoğrafı çektirip koyduğuna göre iyisindir zaten, şüphe duymuyoruz.
Ya da ameliyata girmiş belki de çıkmış ama hastaneden check-in yapmayı ihmal etmemiş kişiler var. Güzel kardeşim ameliyatın büyüyü küçüğü mü olur? En yakınların biliyordur zaten ameliyata girdiğini, tüm aleme duyurmanın ne manası var?
Ne bekliyorsun? Yorum mu yapalım? Beğenelim mi?
Psikolojide kesin bir yorumu vardır bunun. Bana göre ilgi açlığı, başka bir şey değil.

- Evden yapılan check-inler: Allah'a çok şükür hepimizin başını sokacak bir evi var. Var da neden tanıdığım tanımadığım tüm insanlara adresimi göstereyim? Eskiden gizli saklı kalırdı böyle şeyler... ya da ben eskide kaldım, bilmiyorum ama bu da bana hırsıza buyurun burası benim evim demek gibi geliyor.

Rica ediyorum, bu şekilde davrananınız varsa nedeni hakkında beni aydınlatsın. Zira ben bir anlam veremiyorum.

Yakında tuvalet ve geride bıraktıkları paylaşımları görmeye başlarsak şaşırmayın.
Ne yapalım? Bırakalım takibi gitsin değil mi?

"atarlı abt"




15 Ocak 2015

Oje Günlükleri #5

Benim esmer tenimde anca 3 kat sürdükten sonra rengini belli eden ojelerden biri tırnaklarımı süsleyen...
Pastel'in Nude ismi ile çıkardığı serisinden #756 nam-ı diğer Princess.
Daha önce de belirttiğim gibi tam rengi yakalamak için 3 kat sürdüm, buna karşılık soft, bahar gibi, şeker gibi bir pembe çıktı karşıma:)
Görselde hiç belli olmasa da aslında yüzük parmağımda Essence'in simli ojesi var.
(Filtresiz görsel)

(Filtreli görsel)
instagram: anlamiko

2 Ocak 2015

Sağlıklı Kahvaltı Alternatifleri | Healthy Breakfast Ideas

Hep çok sağlıklı beslendiğimi düşündüğüm hayatımın aslında en sağlıklı dönemini şu an yani hamileliğimde yaşıyorum. 
Ufaklığın sağlığı için hem dışarıda hem kendi evimde yediğim her şeye maksimum özeni göstermek zorundayım.
"Hadi anladık dışarıda her şeyi yemiyorsun da evde ne yapıyor olabilirsin?" diyenleri duyar gibiyim.
Mesela omlet ya da menemen gibi yumurtanın nispeten daha sıvı olduğu yiyecekleri bile herhangi bir sıvı nokta kalmadan pişiriyorum. Rafadan yumurta ya da sahanda yumurta dediğimiz lezzetlere zaten uzaktım ki; siz de hamileyseniz kafadan yumurta yani katı yumurta ile barışmanızı öneririm.

Her yediğim besinin son derece hijyenik ve iyi pişmiş olmasının yanı sıra "iki kişilik beslenme"den uzak durmak da bir diğer önemli nokta. :) 

Vazgeçemediğim tek şey ise kahvaltım.





- Organik light süt (çay ve kahve ile vedalaştığım için en yakın arkadaşım sevgili süt:))
- Omlet - 1 yumurta ve baharat çeşnili
- Köy biberi
- Beyaz peynir
- Zeytin
- 2-3 ceviz
- 1 dilim kepek ekmeği






- Süzme yoğurt
- Yulaf ezmesi
- Ananas
- Frambuaz
- Çiğ badem
- Çiğ fındık







- Organik light süt
- Kepek ekmeğine kaşarlı tost
- Köy biberi
- Zeytin









Evet, yediklerime özen gösteriyorum.
Hayır, diyette değilim. 
Sağlıklı beslenmek için de diyette olmak zorunda değilim.

Sağlıklı, sağlıcakla, mutlu kalın.
abt


instagram: motionismyemotion

1 Ocak 2015

İzledim | Film:Gone Girl

Gone Girl - Kayıp Kız

Geç uyanılan ve tüm miskinliğin üzerimizde olduğu yeni yılın ilk gününde yapılacak en iyi şeyi yaptık ve sinemada izleyemediğimiz bir filmi yani Gone Girl'ü izledik.
İstanbul soğuk ve yağmurluyken David Fincher filmi ilaç gibi geldi bize...




Yapım:2014 - ABD
Tür: Drama - Gerilim
Süre:149 Dak.
Yönetmen: David Fincher
Oyuncular: Ben AffleckRosamund PikeNeil Patrick Harris 
Senaryo: Gilian Flynn

IMDB Puanı: 8,4 / 10

Karısı kaybolan bir adamın, cinayetle suçlanmaya ve medyanın hedefi olmaya kadar varışının hikayesi.

MimE Notu: Gilian Flynn'in aynı isimli romanından uyarlama bu film, yeni yılda izlenen ilk leziz film oldu. Kitabı okumamış olduğum için, senaryonun nasıl ilerleyeceği ya da nasıl sonlanacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sonuç: uzun ama sıkıcı olmayan ve kesinlikle çok başarılı bir gerilim filmi izledim.
Rosamund Pike'ın film boyunca takındığı donukluk, Ben Affleck'in şaşkınlığı ve vurdumduymaz tavırları ile birleşince filmin sadece bir senaryodan ibaret olmadığını görülüyor.

Bu türü sevenlere şiddetle tavsiye eder, David Fincher abimizin bir kez daha ellerinden öperim. Bu adamı nereden hatırlıyorum derseniz, size tek yanıtım Fight Club yani Dövüş Kulübü olacaktır.

İyi seyirler,


instagram: motionismyemotion